Boşanma Davası ve Sonuçları
Boşanma olabilmesi için öncelikli olarak geçerli bir evliliğin olması gerekmektedir. Boşanma Medeni Kanun’da öngörülmüştür. Boşanmanın gerçekleşebilmesi için birtakım genel şartların bulunması aranmaktadır. Bulunması gereken genel şartları; taraflar arasında geçerli bir evliliğin bulunması, kanunda sayılan boşanma nedenlerinden birinin gerçekleşmiş olması ve boşanmaya yönelik hâkimin yani mahkemenin vermiş olduğu kararın olması şeklinde sıralayabiliriz.
Boşanma davaları anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası şeklinde ikiye ayrılır. Eğer her iki taraf da boşanma ve boşanmanın hukuki sonuçları konusunda anlaştıysa buna anlaşmalı boşanma davası denir. Eğer taraflardan birisi boşanmak istemiyorsa ya da taraflar boşanma konusunda anlaşmakla birlikte boşanmanın hukuki sonuçları (velayet, tazminat, nafaka vb.) üzerinde anlaşamadılarsa, çekişmeli boşanma davası denir. Ancak her iki tür boşanma davası da Aile Mahkemesinde açılır.
Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Medeni Kanun’da boşanma sebepleri sayılmıştır. Bunlar;
- Zina
- Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış̧
- Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
- Terk
- Akıl Hastalığı
- Evlilik birliğinin sarsılması (şiddetli geçimsizlik)
Zina
Zina eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak eşi dışında bir başkasıyla birlikte olma durumudur. Zina eyleminin tek bir eylem olması boşanma sebebi olması için yeterlidir. Zina sebebiyle boşanma davası hak düşürücü sürelere bağlıdır. Zinayı öğrenen eşin öğrenmesinden itibaren 6 ay ve herhâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava açmaması halinde dava açma hakkı düşer (MK. 161/2). Ayrıca zinayı affeden tarafın da dava hakkı yoktur.
- Hukuk Dairesi 2019/4012 E. , 2019/12142 K.; ‘’…toplanan delillerden, davacı kadının dayandığı ve davalı erkek tarafından inkar edilmeyen, erkeğin başka kadınla birlikte, banyoda yarı çıplak vaziyette çekildiği ve samimi durumda oldukları anlaşılan fotoğrafının bulunduğu ve tanık beyanından erkeğin başka kadının yanında yaklaşık 10 gün süreyle kaldığı anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince davalı erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun sabit olduğu kabul edilmiş ise de; erkeğin başka kadınla uygunsuz fotoğrafının olması ve başka kadınla birlikte yaşaması, cinsel ilişkinin güçlü karineyle yaşandığına ve dolayısıyla zinanınvarlığına delalet eder. Bu durumda erkeğin zinasıispatlanmış olup Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi koşulları oluşmuştur. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların zina (TMK m. 161) hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davacı kadının zina (TMK m. 161) hukuksal sebebine dayalı boşanma talebinin reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…’’
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış
Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Hayata kast, bir eşin diğerini öldürme niyetini bazı fiillerle açıklamasıdır.
Hayata kast için kasti eylem aranmaktadır. Hayata kast yoksa bu boşanma sebebine girmez. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
Eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi ve işlenen suçun diğer eş bakımından evliliği devam ettirmeyi imkânsız kılacak ölçüde olması (hırsızlık, cinsel saldırı suçları vb.) diğer eş için boşanma sebepleri arasında yer almaktadır. Aynı şekilde eşlerden birinin süreklilik arz edecek ve yaşam biçimine dönüşecek şekilde haysiyetsiz bir yaşam sürmesi örneğin uyuşturucu, alkol, kumar bağımlısı olması ve bu tür kötü alışkanlıkları yaşam biçimine dönüştürmesi diğer eş bakımından evliliği devam ettirmeyi imkânsız kılması şartıyla boşanma sebeplerinden biridir. Suçun küçük düşürücü olup olmadığı toplumdaki anlayışa göre hâkim tarafından takdir edilecektir. Haysiyetsiz hayatın ise kanunda açıkça hayat sürme denmesi sebebiyle devamlılığı aranacaktır.
Terk
TMK. m.164’e göre; Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz. Askerlik görevi, ceza mahkumiyeti gibi zorunlu ayrılıklar terk sayılmaz.
- Hukuk Dairesi 2019/6339 E, 2019/12692 K. göre; ‘’…Terksebebiyleboşanma davası açılması için, eşlerden birinin samimi olarak ortak yaşamı yeniden kurmak amacıyla diğerini ortak konuta çağırması, çağrılan eşin ise geçerli bir özrü olmamasına karşın ortak konuta dönmemesi gerekmektedir. Oysa, uzun süreli fiili ayrılıklarda her iki eşin de ortak yaşamı sürdürmek gibi bir isteği/iradesi bulunmamaktadır. Bununla birikte, TMK.nun 166/son maddesinde belirlenen üç yıllık fiili ayrılık süre koşulu da göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü için, en az üç yıl ve daha uzun süreli ayrılıkları, çok uzun süreli fiili ayrılık olarak kabul etmek gerekir…’’
Akıl Hastalığı
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
- Hukuk Dairesi 2019/6050 E. , 2019/9757 K. ‘’…Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kadının akıl hastası olduğu ve kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığı hukuki sebebine dayalı bir dava bulunmamaktadır. (TMK m. 165). Akıl hastası olan kadının hareketleri iradi olmadığından, kendisine kusur yüklenemez. Bu sebeple Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı “Evlilik birliğinin temelinden sarsılması” hukuki sebebine dayanarak açılan davada, erkeğin vefatı sonrasında kadının kusurlu olduğunun tespitine yönelik karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.’’
Evlilik Birliğinin Sarsılması (şiddetli geçimsizlik)
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmada, eşler arasında ciddi ve şiddetli bir geçimsizliğin var olması ve bunun ortak hayatı çekilmez hale getirmesi gereki. Evlilik birliğinin sarsılması veya başka bir ifadeyle şiddetli geçimsizlik genel bir boşanma sebebi olup, boşanma sebepleri arasında en yaygın olanıdır. Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Yargıtay 2. HD- Karar: 2015/19178; ‘’…Dava, şiddetli geçimsizlik sebebine (TMK.m. 166/1) dayalı olarak açılmıştır. Toplanan delillerden, davalı erkeğin akıl hastası olduğu ve kendisine vasi atandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığına dayalı (TMK.m. 165) bir dava da söz konusu değildir. Mahkemece, Türk Medeni Kanunu’nun gereğince boşanma kararı verilebilmesi için davalı erkeğin davranışlarının iradi olması gerekmektedir. Akıl hastası davalı erkeğin davranışları iradi olmadığına göre, davanın reddi yerine kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…’’
Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır? Şartları Nelerdir?
Çekişmeli boşanma davası, tarafların boşanmanın temel unsurları olan boşanma, velayet, tazminat ve nafaka konularından en az biri nedeniyle uzlaşamamaları veya diğer tarafça kabul edilmediği durumlarda açılan dava türüdür. Örneğin; taraflardan biri boşanmak istiyor ancak diğer taraf istemiyorsa, çocukların velayetini her iki taraf da istemiyorsa, ya da tazminat veya nafakanın ödenip ödenmemesi veya miktarının ne kadar olacağı konusunda mutabakat yoksa çekişmeli boşanma davası söz konusu olabilir. Boşanmak isteyen taraflardan biri iki nüsha dava dilekçesi, varsa eklemek istediği belgeleri ve nüfus cüzdan fotokopisini ekleyerek boşanma davasını Aile Mahkemesi’nde açabilir. Boşanma sebepleri konusunda iddiada bulunan tarafın ispatla yükümlü olduğu davadır. Bu delillerin sunulup ispat edilmesi, varsa tanıkların dinlenmesi, değerlendirilmesi zaman aldığından dolayı tek celsede sonuçlanan anlaşmalı boşanmaya göre daha uzun süren bir davadır. Ortalama olarak çekişmeli boşanma davası 1,5 yıl – 3 yıl arasında sonuçlanmaktadır.
Çekişmeli boşanma davasına bakmaya yetkili mahkeme şu şekilde belirlenir:
- Davalı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesinde boşanma davası açılabilir.
- Davacı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesinde boşanma davası açılabilir.
- Boşanmak isteyen eşlerin son 6 aydan beri ikamet ettikleri yerdeki aile mahkemesinde boşanma davası açılabilir.
Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır? Şartları Nelerdir?
Evlilik, iki tarafın ortak iradesi ile kurulduğu gibi, yine iki tarafın boşanmaya bağlı sebepler ile ortak bir karar alarak boşanmak istemeleri anlaşmalı boşanmayı oluşturur. Tarafların anlaşmalı olarak boşanmaları için evlilik birliği üzerinden en az bir (1) yıl geçmiş olması şarttır. Anlaşmalı boşanma davası, tarafların evlilik birliğinin aralarında çekilmez hale geldiği konusunda aynı fikirde olmaları ve boşanma konusunda velayet, mal paylaşımı, nafaka vb. hususlarda karara vararak bu konuları aralarında yazılı olarak hazırlayıp imzaladıkları protokol ile birlikte boşanma davası açtıkları türdeki davalara verilen addır. Aile mahkemesi, tarafların hazırladığı anlaşmalı boşanma protokolünü esas almakla beraber hazırlanan protokolün içeriğinde önemli bir eksiklik olması halinde hâkimin müdahalesi ile boşanma kararı verir. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatini göz önünde tutarak gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilecek ve bu yapılan değişikliklerin taraflarca kabulü ile boşanmaya karar verilebilecektir. Hâkim bu üç unsuru kamu düzeninden olması nedeniyle re’sen araştırmalıdır. Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için tarafların en az bir yıl süreyle evli olması gerekmektedir. Eşlerin anlaşarak boşanmalarında kusurlu olup olmadıkları dikkate alınmaz.
Çekişmeli boşanma davasında uygulanan usuller (karşı tarafa tebligat gönderme, cevap dilekçesi veya ön inceleme aşaması) anlaşmalı boşanma davasında uygulanmaz, bu aşamalar geçilerek doğrudan duruşma günü verilir. Tarafların hazırlayarak imzaladığı protokol aile mahkemesi hâkimi tarafından duruşmada onaylanarak boşanma kararı verilir. Anlaşmalı boşanma davası tek celsede sona erer; davanın karara bağlanması ortalama olarak 1 ay ile 4 ay arasında sürer.
Boşanma Davasında Gerekçe Göstermek Gerekir mi?
Tarafların, boşanma dilekçesinde gösterdikleri sebepleri davanın yargılaması sırasında ispatlaması gerekmektedir. Davayı açan eş hem boşanma nedenini göstermeli hem de boşanma davasında karşı tarafın kusurlu olduğunu ispatlamalıdır. Aksi takdirde boşanma nedeni olarak gösterdiği olay kendi kusuruna dayanıyorsa boşanma davası reddedilir.
Davası Hangi Mahkemelerde Açılır?
Boşanma davasında görevli mahkemeler aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme açısından ise, eşlerin son defa altı aydır birlikte oturdukları evin bulunduğu yerde dava açılabileceği gibi eşlerden birinin son ikamet ettiği yerde de dava açılabilmektedir. Örneğin eşlerin birlikte yaşadıkları ev İstanbul’ da olmasına karşın eşlerden biri evi terk ederek Kars’a ailesinin yanına yerleştiyse, İstanbul Aile Mahkemelerinde boşanma davası açılabileceği gibi Kars Aile Mahkemelerinde de boşanma davası açılabilecektir.
Tarafların Duruşmaya Katılması Gerekir mi?
Kural olarak tarafların vekâlet verdiği bir avukat varsa, duruşmaya katılma zorunluluğu yoktur. Çekişmeli bir dava söz konusu ise bu durumda tarafların mahkemeye bizzat gitmek yerine kendilerini avukat ile temsil ettirmeleri mümkündür. Ancak, anlaşmalı boşanma davasında taraflar kısa sürede boşanmak istiyorsa hâkimin her iki eşi de duruşmada görmesi ve boşanma hususundaki beyanlarını bizzat alması gerektiğinden eşlerin mahkemeye gitmesi gereklidir.
Davacı veya Davalı Duruşmaya Katılmazsa Ne Olur?
Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmez veya kendisini vekil ile temsil ettirmez ise ve yahut gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Dava, 3 ay içinde yenilendiği takdirde, kaldığı yerden devam eder. İşlemden kaldırıldıktan sonra 3 ay içinde yenilenmeyen dava açılmamış kabul edilir.
Eşlerden Biri Boşanmak İstemiyorsa Davanın Sonucu Ne Olur?
Bu duruda önemli olan tarafların iddialarını ispatlayabilmesidir. Boşanma davasını açan eş, karşı taraf boşanmak istemese bile davasını ispatlayarak boşanabilir. Boşanmak isteyen eş dava dilekçesindeki olayları ispatlamak için tanık dinletebilir veya başkaca belge ve delili varsa mahkemeye sunabilir. Boşanmak istemeyen eş ise boşanma davasına neden olan olaylarda hiçbir kusuru olmadığını ispatladığı takdirde boşanma davası reddedilir ve mahkeme boşanma kararı vermez.
Ayrılık davası nedir?
TMK Md. 167 “Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.” Burada davacı eşe iki seçimlik hak sunulmuştur. Açılacak dava üzerine hakim tarafların barışma ve bir araya gelme ihtimaline kanaat getirdiyse ayrılık kararı verecektir. Ayrılık davası kabul edilirse, hâkim takdiri ile belirlenen süre içerisinde eşlerin birbirlerinden ayrı yaşamaları, bu sürecin sonunda isterlerse evliliklerine kaldıkları yerden devam etme, aksi takdirde boşanma davası açma haklarını kapsar.
Dava yalnız ayrılık istemi ile açılmışsa mahkeme tarafından boşanmaya karar verilemeyecektir. Ancak dava boşanma istemi ile açılmışsa mahkeme tarafından ayrılık kararı verilebilecektir. Bu husus TMK 170/3 gereğince ‘’Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.’’ Hüküm altına alınmıştır. Mahkeme tarafından bu durumda aranan şart, eşler arasında ortak hayatın sürdürülebileceğinin mümkün olup olmadığıdır. Boşanma koşulları oluşmasına rağmen taraflar arasında ortak hayatın yeniden tesisi mümkün ise boşanma kararı yerine ayrılık kararı verilecektir.
Boşanmak için aranan şartların aynısı ayrılık davası için de aranmakta ve boşanmaya karar verilemeyecek durumlarda ayrılığa da karar verilemeyeceği unutulmamalıdır. Kanun koyucu TMK 170/1 Maddesi ile ‘’Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.’’ ibaresine yer vererek ayrılık kararının şartlarının boşanma ile aynı olduğunu hükme bağlamıştır.
Yargıtay 2. HD. Esas: 2018 / 7723 Karar: 2018 / 14816 Karar Tarihi: 18.12.2018 sayılı ilamında ‘’…Mahkemece; her ne kadar boşanmayı gerektirecek olaylar mevcut ise de taraflar arasındaki bu geçimsizliğin evlilik birliğini çekilmez hale getirmediği, müşterek çocuk da gözetilerek ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğu gerekçesiyle TMK 170 maddesi uyarınca ayrılık kararı verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin bağımsız konut sağlamadığı, eşinin doğumuyla ve çocukla ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Somut olayda tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali bulunmadığından kadın tarafından açılan davanın kabulü suretiyle boşanma kararı verilmesi gerekirken TMK m. 170 gereği ayrılık kararı verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.’’
Ayrılık Süresinin Sona Ermesi
Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar. Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.
Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış̧ olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.
Boşanma ve Ayrılık Davalarında Yetkili Mahkeme Neresidir?
Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Yargıtay HGK’nun 16.11.2005 tarih ve 2/673-617 sayılı kararı; ‘’…Aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekir.’’
Hâkim Tarafından Alınacak Geçici Önlemler Nelerdir?
Boşanma davası sırasında eşler ve çocukların bundan zarar görmemeleri ve dava sırasında evlilik birliğinin devam etmesinden dolayı eşlerin bakım ve geçimleri için gerekli geçici önlemlerin alınması gerekir. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.
Boşanma veya Ayrılık kararı
TMK. md. 170’e göre: Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.
Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.
Boşanmanın Sonuçları Nelerdir?
Boşanma davası açma, dava ile kullanılan bozucu yenilik doğuran bir hak, boşanma kararı da bozucu yenilik doğuran bir karardır. Hâkimin boşanma kararı vermesi ile evlilik kesin olarak son bulur ve evlilik bağı bozulur ve bunun üzerine ortaya bazı hukuki sonuçlar çıkar.
Boşanan Kadının Kişisel Durumu
TMK. md. 173’e göre: Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekârlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir.
Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir.
Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.
Boşanmada Maddî ve Manevî Tazminat
Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
- Hukuk Dairesi 2019/6118 E. , 2019/12831 K. ‘’..Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylardatazminatisteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi (TMK 174/1) ve manevi (TMK 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.’’
Boşanmada Yoksulluk Nafakası
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
Tazminat ve Nafakanın Ödenme Biçimi Nasıl Olur?
Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Nafaka Davasında Yetkili Mahkeme Neresidir?
Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Boşanma Nedeniyle Açılan Davalarda Zamanaşımı
Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Boşanma Sonucunda Mal Rejiminin Tasfiyesi Nasıl Yapılır?
Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Eşler herhangi bir rejim tercih etmemişse, mallar yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde tasfiye edilir. Yani eşlerden birinin, evlenme gerçekleştiği andan itibaren edinmiş olduğu mallar üzerinde, diğer eşin tasfiye gerçekleşmesi halinde edinilen malların yarısı oranında katılma alacağı elde edebilme hakkına sahip olmasıdır. Ayrılık hâlinde, ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir.
Hukuk Genel Kurulu 2017/1613 E. , 2019/419 K. ‘’..Taraflar 09.09.1973 tarihinde evlenmiş 02.07.2009 tarihinde açılan ve boşanma ile sonuçlanan davanın 04.05.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK’nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden, evlilik tarihinden 4721 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TMK’nun 170. maddesi gereğince mal ayrılığı ve bu tarihten boşanma davasının açıldığı 02.07.2009 tarihine kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, TMK’nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.’’
Boşanma Sonucu Eşlerin Miras Hakları
TMK. md. 181’e göre; Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.
Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
Çocuklar Bakımından Ana ve Babanın Hakları
Hâkimin Takdir Yetkisi
Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve
Babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Durumun Değişmesi
Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.
Boşanma Davasında Yargılama Usulü
Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tâbidir:
- Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
- Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
- Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.
- Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.
- Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
- Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
Boşandıktan Sonra Tekrar Ne Zaman Evlenebilirim?
Boşanan erkek, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte hemen yeni bir evlilik yapabilir. Ancak boşanma kararının kesinleşmesi ile kadının yeniden evlenebilmesi soybağı karışıklığının önlenmesi amacıyla üç yüz günlük bekleme süresi düzenlenmiş olup, iddet müddetinin dolmasını beklemesi gerekmektedir. Boşanan kadın Medeni Kanun gereği, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 300 gün geçtikten sonra evlenebilir. Genel kural olan bu bekleme süresi dava yoluyla kaldırılabilmektedir.