Top
0(212) 247 21 02

İrtikap Suçu Nedir?

İrtikap suçu; kamu görevlisinin, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak kendisine veya başkasına yarar sağlanması veya bu yolda vaatte bulunması ile oluşur. İrtikap suçunda kamu görevlisi görevi gereği sahip olduğu konumdan meşru olmayan bir biçimde yararlanarak haksız yarar sağlamaktadır. Kamu görevlisi tarafından sağlanan yararın devlete ait olması durumunda irtikap suçu oluşmaz. İrtikap suçu Türk Ceza Kanunu’nun ‘’Kamu idaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı suçlar’’ bölümünde yer almaktadır. İrtikap suçu ile korunan hukuki değer kamu idaresinin tarafsızlığı ve güvenilirliği ile bireyin karar verme özgürlüğüdür. İrtikap suçunun faili sadece kamu görevlisi olabileceği için özgü bir suçtur. Mağdur ise ancak gerçek bir kişi olabilir. İrtikap suçunun maddi konusu, failin ekonomik durumunda iyileşme sonucu doğuran her türlü yararın sağlanmasıdır. Sağlanılan yararın miktarının az veya çok olmasının ya da mağdura daha sonra geri verilmiş olmasının bir önemi yoktur. Suçun işleniş biçimine göre failin alacağı ceza miktarı değişmektedir. TCK m.250’ye göre kamu görevlisi­nin kişilerden kendisine veya başkasına yarar sağlaması olgusunun gerçekleştiriliş şekilleri göz önünde bulundurularak üç şekilde irtikap suçu işlenebilmektedir:

 

  • İcbar (zorlama) suretiyle,
  • İkna suretiyle irtikap,
  • Kişinin hatasından yararlanmak suretiyle irtikap.

 

İrtikap Suçunun İşleniş Biçimleri Nelerdir?

 

1-İcbar (Zorlama) Suretiyle İrtikap Suçu ve Cezası (TCK m.250/1)

 

İrtikap suçunun icbar suretiyle işlenmesi halinde, kamu görevlisi görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, mağduru gerçekte istediğinden başka bir şekilde davranmaya zorlanmaktadır.

TCK m.250/1’e göre: Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülemeyeceği endişesiyle ve belli bir şiddete ulaşmış manevi baskı nedeniyle mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş̧ olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir.

İcbar suretiyle irtikap suçunun varlığından söz edebilmek için; somut olayın özellikleri, zor kullanma ve tehdidin niteliği/derecesi, mağdurun icbar karşısında çaresiz kalarak başka türlü hareket etme olanağının bulunmaması, faili şikâyet edecek durumda olmaması gibi etkenlerin varlığı göz önünde bulundurulur.

Örneğin, acil bir ameliyatın yapılması için doktorun hasta veya hasta yakınından bıçak parası adı altında açıktan para verilmesini şart koşması icbar suçuna örnek olarak gösterilebilir.

 

  1. Ceza Dairesi         2015/9344 E.  ,  2020/615 K.

‘’…icbar suretiyle irtikap suçunun, kamu görevlisinin yürüttüğü görevin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kişiyi icbar etmesi, icbarın belli bir manevi şiddete ulaşması ve manevi cebirin etkisinde kalan kişinin hukuka aykırı olduğunu bilmesine rağmen kamu görevlisinin haksız işlemini önlemek zorunluluğunda kalarak ona veya başkasına yarar sağlaması veya vaatte bulunması halinde oluşacağı…’’

 

İcbar etme eylemi ile kast edilen manevi cebir uygulanmasıdır. Aksi takdirde kamu görevlisinin maddi cebir yani fiziksel olarak zor kullanma ile menfaat elde etmeye çalışması halinde icbar suretiyle irtikap suçu değil yağma söz konusu olur. Yağma suçunda fail yararı kendi hareketleri ile sağlar. İcbar suretiyle irtikap suçunda ise mağdur, kamu görevlisine yarar sağlamak düşüncesi ile hareket eder. İrtikap suçunun faili sadece kamu görevlisi olabileceği için özgü bir suçtur. Yağma suçunun faili ise herhangi biri olabilir.

İcbar suretiyle irtikap suçunda mağdur sağladığı yararın hukuka aykırı olduğunu bildiği halde baskı altında olduğu ve bu baskıdan dolayı doğacak daha ağır zararlardan kurtulmak düşüncesiyle hareket etmektedir.

İcbar boyutunda bir baskı ile değil de, kamu görevlisinin telkin, teşvik ve öneri boyutundaki davranışlarına dayanarak yarar sağlanması durumunda rüşvet suçunun varlığından bahsedilebilir.  Rüşvet suçunda taraflar özgür iradeleri ile anlaşma sağlarken, irtikap suçunda ya zorla ya da ikna suretiyle mağdurun iradesi sakatlanmaktadır.

 

 

Ceza Genel Kurulu         2013/412 E.  ,  2015/347 K.

‘’..İrtikap suçu ile rüşvet suçu arasındaki temel farkların, şu şekilde ortaya konulması mümkündür:
– İrtikap tek failli bir suç iken, rüşvet ise çok failli bir karşılaşma suçudur.
– İrtikapta fert yararı kendisini mecbur hissederek mağdur sıfatıyla temin ettiği halde, rüşvette fert yararı serbest iradesiyle ve fail sıfatıyla temin etmektedir.
– İrtikapta kamu görevlisi görevinin sağladığı nüfuzu veya görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle işlediği halde, rüşvette görevinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması için kişiyle anlaşmak suretiyle işlemektedir.
Gerek irtikâp gerekse rüşvet alma suçunun faili ancak kamu görevlisi olabilir. Failin kamu görevlisi sıfatını usul ve kanuna uygun olarak kazanmış olması gerekir. Kanuna ve usule aykırı olarak fiilen bir kamu görevinin üstlenilmesi fail olabilmek için yeterli değildir.
Hem rüşvet hem de irtikâp suçu görevle bağlantılı suçlardır. İrtikâp suçunda kamu görevlisinin kendi görev alanına giren bir işi yaparken haksız çıkar sağlamak amacıyla görevinin kendisine sağladığı nüfuzu kötüye kullanması gerekir. Ancak 765 sayılı TCK’daki düzenlemeye göre irtikap suçu “memuriyet sıfatının kötüye kullanılması” suretiyle de işlenebilir. Memurluk sıfatının kötüye kullanılması, memurun yasal görevine giren işler dışında memurluk nüfuzunun, memurluk unvan ve sıfatının kötüye kullanılması demektir. Rüşvet suçunun işlenebilmesi için de amaçlanan şeyin kamu görevlisinin görevine giren bir iş olması gerekir…’’

 

TCK Madde 250 gerekçesine göre: Maddenin birinci fıkrasında icbar suretiyle irtikap suçu tanımlanmış­tır. İcbar suretiyle irtikâp suçunun oluşabilmesi için; kamu görevlisinin, bir başkasını kendisine veya başkasına yarar sağlamaya veya bu yolda vaatte bulunmaya icbar etmesi gerekir. Bu icbarın, yürütülen görevin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmiş olması gerekir. Ancak, bu icbarın, yağma suçunun oluşumuna neden olan cebir veya tehdit boyu­tuna varmaması gerekir. Aksi takdirde, gerçekleşen suç, icbar suretiyle irti­kâp değil, gasp suçu olur.

İcbar teşkil eden fiillerin etkisinde kalan kişi, hukuka aykırı olduğunu bilmesine rağmen, karşılaşabileceği daha ağır zararların önüne geçebilmek için, bu baskının etkisiyle, kamu görevlisinin şahsına veya gösterdiği üçüncü kişiye bir yarar sağlamaktadır.

Yarar vaadinde bulunulması halinde de, kamu görevlisinin tamam­lanmış icbar suretiyle irtikap suçundan dolayı sorumlu tutulması gerekmek­tedir. Bu durumda aslında icbar suretiyle irtikâp suçu henüz tamamlanma­mıştır; ancak, izlenen suç politikası gereğince, failin tamamlanmış suçun cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür.

 

  1. Ceza Dairesi         2015/9424 E.  ,  2020/485 K.

‘’…Cebri irtikap suçu kamu görevlisinin sıfat ve görevini kötüye kullanarak kişiyi tazyik etmesi ile başlayıp, bu sıkıştırma karşısında ferdin de memurun haksız işlemlerini önleme zorunluluğu duyarak ona menfaat temin ve vaat etmesi ile oluşur. Kamu görevlisi açıkladığı istekler yerine getirilmezse mağdurun işini yapmayacağını söylemek suretiyle onu manevi cebir altında bulundurmaktadır. Böyle haksız bir durumla karşılaşan ve haklı işinin kamu görevlisi tarafından yapılmayacağı veya geciktirileceği ya da haksız bir muameleye maruz kalacağı endişesine kapılan mağdur belli bir şiddete ulaşmış olan bu manevi cebirin etkisiyle ve hakkını elde etme zorunluluğu karşısında, haksız olarak istendiğini bildiği parayı ve sair menfaatleri kamu görevlisine vermekte ya da vaat etmektedir. Burada fert kural olarak meşru zeminde bulunmaktadır…’’

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarihli ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararı ‘’..icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği..’’

 

 

 

2-İkna Suretiyle İrtikap Suçu ve Cezası (TCK m.250/2)

 

İkna suretiyle irtikap suçu işlenmesi halinde, kamu görevlisi görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, mağdur aslında sağlamasına gerek olmayan bir yararı sağlanması gerektiğine inandırılmaktadır. Fail mağduru ikna edici, baskılayıcı davranışlarda bulunmalıdır. Fail aktif bir davranışta bulunarak yarar elde etmek yerine, mevcut bir hatadan yararlanır ise hatadan yararlanmak suretiyle irtikap suçunu işlemiş olur. Eğer mağdur yararı bu sağlamak zorunda olmadığını ve failin de bu yararı talep etme hakkının olmadığını bilerek sırf failin baskısı nedeniyle bir yarar sağlamak zorunda kaldıysa icbar(zorlama) suretiyle, eğer mağdur yararın haksız olduğunu bilmediği halde failin dediğine kanarak haksız bir yarar sağlıyor ise ikna suretiyle irtikaptan söz edilir.  Bu açıdan ikna suretiyle irtikap suçunun dolandırıcılık suçu bakımından farkı, suçun failinin ve işleniş şeklinin farklı olmasıdır. İkna suretiyle irtikap suçunun faili ancak kamu görevlisi olabilir ve dolandırıcılık suçunda olduğu gibi her türlü hileli davranışla değil, kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak mağduru ikna etmesi ile gerçekleşir.

TCK m.250/2’ ye göre: Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TCK Madde 250 gerekçesine göre: Maddenin ikinci fıkrasında ikna suretiyle irtikap suçu tanımlanmıştır. İkna suretiyle irtikâp suçunun oluşabilmesi için; kamu görevlisinin, hileli davranışlarla bir kimseyi kendisine veya başkasına yarar sağlamaya veya bu yolda vaatte bulunmaya ikna etmesi gerekir.

İkna suretiyle irtikâp suçunu oluşturan hileli davranışların da kişinin yerine getirdiği kamu görevinin sağladığı güven kötüye kullanılmak sure­tiyle gerçekleştirilmesi gerekir.

İkna suretiyle irtikâp suçunu oluşturan hilenin icrai veya ihmali dav­ranışla gerçekleştirilmesi mümkündür. Bu bakımdan, hatadan yararlanmak suretiyle irtikap, ikna suretiyle irtikap suçunun sadece bir işleniş şeklinden ibarettir. Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bu durumda ikna suretiyle irtikap suçunun cezasında indirim yapılması gerekmektedir.

 

  1. Ceza Dairesi         2018/6951 E.  ,  2019/10088 K.

‘’ Kamu görevlisi olan sanığın, görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla ikna ederek menfaat temin etmesi şeklindeki eyleminin TCK’nin 250/2. maddesinde düzenlenen ikna suretiyle irtikap” suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve değerlendirme yetki ve görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,  Kanuna aykırı..’’

 

  1. Ceza Dairesi 2015/1500 K.

‘’…Belediye yazı işleri müdürü ve evlendirme memuru olarak görev yapan sanığın, 2010 yılı için evlilik cüzdanı bedeli 75 TL olduğu halde, evlenme işlemi için müracaat eden mağdurlar M. D.’dan 150 TL, H. K.’dan 150 TL, E. N.’dan 100 TL ve Ü. Ş.’den 100 TL’yi elden aldığı halde vezneye 75’er TL yatırıp geri kalan parayı uhdesinde tutmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemlerinde, mağdurların, sanığın yapacağı her türlü davranışının yasalara uygun olacağı, yetki ve olanaklarını yasaya uygun olarak kullanacağı inanç ve beklentisi içinde bulunmalarına rağmen, bu inanç ve güvenden yararlanarak mağdurları paralarını yatırmak üzere vezneye sevk etmek yerine, onların iradelerini yanıltıp paraların kendisine ödenmesini temin ederek çıkar sağlamanın söz konusu olması karşısında ikna suretiyle irtikap suçu meydana gelmiştir. Suçun görevi kötüye kullanma suçu olarak nitelendirilip cezalandırılması hukuka aykırıdır…’’

3- Hatadan Yararlanma Suretiyle İrtikap Suçu ve Cezası (TCK m.250/3)

 

Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçunda; kamu görevlisinin herhangi bir etkisi olmaksızın, mağdur kendiliğinden, farkında olmadan hataya düşerek kamu görevlisine yarar sağlamakta ve kamu kamu görevlisi de bu yararın sağlanmaması gerektiğini bildiği halde hatadan yararlanmaktadır.

TCK m.250/3’e göre: İkinci fıkrada tanımlanan suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş̧ olması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

 

İrtikap Suçunda Etkin Pişmanlık 

 

İrtikap suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

 

İrtikap Suçunda Nitelikli Hal

TCK m.250/4’e göre: İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.

Cezanın indirilmesi için yararın değeri ve mağdurun ekonomik durumu birlikte dikkate alınmaktadır.

İrtikap Suçunda Manevi Unsurlar

İrtikap suçu yararın vaat edilmesi ile tamamlanır, vaat edilen yararın yerine getirilmesi ile sona erer.

İcbar veya ikna suretiyle irtikap suçunda hareket neticeden ayrılabileceği için teşebbüs mümkün değildir. Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçunda ise gerçekleşme olasılığı düşük olsa da teşebbüs mümkündür.

Failin birden fazla irtikap suçunu işlemesi halinde, suçların mağduru aynı kişiyle zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. Suçların mağduru aynı kişi değil de farklı kişilerse, mağdur sayısınca suç oluşur.

İcbar, ikna veya hatadan yararlanma hareketlerinin gerçekleştiği aşamaya kendisine yarar vaadinde bulunulan veya yarar sağlanan üçüncü kişi de katılmışsa suça iştirak etmiş sayılır. Kamu görevlisi icbar, ikna veya hatadan yararlanma hareketlerini; iştirak iradesi ile hareket eden fakat kamu görevlisi olmayan üçüncü bir kişi aracılığı ile gerçekleştirmişse o kişi de suça iştirak etmiş olur. Suça iştirak eden üçüncü kişi, kamu görevlisi sıfatını taşımıyorsa azmettiren ya da yardım eden olarak sorumlu tutulur.

 

İrtikap Suçunda Adli Para Cezası, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Erteleme

 

İcbar veya ikna suretiyle irtikap suçunda, verilen cezanın adli para cezasına çevrilmesi hükümleri uygulanmaz. Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçu işlenmesi halinde ise verilecek ceza adli para cezasına çevrilebilir.

 

İcbar suretiyle irtikap suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanması mümkün değildir. İkna suretiyle irtikap suçunda ise TCK md.250/4 gereği indirim yapıldığında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçunda alt sınır 1 yıl olduğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda geçerli olan durum cezanın ertelenmesi kurumu açısından da geçerlidir.