MESLEK HASTALIĞI NEDİR?
Meslek hastalığını, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Md.14 “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.” Şeklinde hüküm altına alırken, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Md 3/1-L “Meslek hastalığı: Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı,” şeklinde hüküm altına almıştır.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/4514 E. 2020/738 K.
“…Sanayi ve teknolojideki gelişmeler, yeni işletmelerin açılması, fabrikaların kurulması iş yerlerindeki makinalaşmanın artmasına yol açmış, bu durum iş kazaları ile meslek hastalıklarında artışlara neden olmuştur. Bu gelişme, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin daha etkili şekilde alınması gereğini ortaya çıkarmıştır…”
MESLEK HASTALIĞININ İŞTEN AYRILDIKTAN SONRA ORTAYA ÇIKMASI VE SİGORTALI OLARAK ÇALIŞTIĞI İŞTEN KAYNAKLANMASI DURUMU
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Md. 16/b Meslek hastalığı, işten ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ve sigortalı olarak çalıştığı işten kaynaklanmış ise, sigortalının bu Kanunla sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması şarttır. Bu durumdaki kişiler, gerekli belgelerle Kuruma müracaat edebilirler. Herhangi bir meslek hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyerindeki inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/6621 E. 2017/8836 K
Meslek hastalığı, işten ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ve sigortalı olarak çalıştığı işten kaynaklanmış ise, sigortalının bu Kanunla sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması şarttır. Bu durumdaki kişiler, gerekli belgelerle Kuruma müracaat edebilirler. Herhangi bir meslek hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyerindeki inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin başvurusu üzerine … onayı ile meslek hastalığı sayılabilir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/3471 E. 2019/7699 K.
“…Somut olayda, Adli Tıp İkinci Üst Kurul raporunda davacının 2008-02/01/2012 tarihleri arasında davacıdaki meslek hastalığı sebebiyle %13 meslekte kazanma güç kayıp oranını belirlenmiş ise de davacının 14/08/2008 tarihinde davalı iş yerinde çalışmaya başladığı, dolayısıyla işe girer girmez hemen meslek hastalığının söz konusu olmayacağı, bu kapsamda 02/01/2012 tarihinde sona eren meslek hastalığının kesin olarak ilk ne zaman başladığının tespiti ve yine bu çalışma süresinde hangi aşamalarda hangi iş göremezlik oranlarının gelişeceği, en son %13 iş göremezlik oranına ulaşılan tarihe kadar ayrıntılı tespitin yapılabileceği bir ek rapor alınması için dosyasının tekrar Adli Tıp İkinci Üst Kuruluna gönderilmesi ve bu yönde rapor alınmasıyla birlikte sonuca gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…”
MESLEK HASTALIĞI SAYILABİLECEK HALLER NELERDİR?
Hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağı, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir. Yönetmelikte belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Meslek hastalığı sayılabilecek haller Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü Md. 5’te aşağıda açıklandığı şekliyle hüküm altına alınmıştır.
I-Baş rızaları (kafa kemikleri, nöroloji, nöroşirürji, psikiyatri arıza ve hastalıkları)
II- Göz arızaları,
III- Kulak arızaları,
IV- Yüz arızaları,
V- Boyun arızaları,
VI- Göğüs hastalıkları,
VII- Omuz ve kol arızaları,
VIII- El bileği ve el arızaları,
IX- El parmakları arızaları,
X- Omurga arızaları,
XI- Karın hastalık ve arızaları,
XII- Pelvis ve alt ekstremite arızaları,
XIII- Endokrin, metabolizma, kollagen doku, periferik damar hastalıkları, hemotolojik ve romatoid hastalıklar,
XIV- Deri arızaları ve yanıklar
MESLEK HASTALIĞI NASIL TESPİT EDİLİR?
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/5564 E. 2019/7063 K.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda, davalı sigortalının hangi süreyle ne iş yaptığının bordro tanıkları dinlenerek endüstri mühendisi ve iş güvenlik uzmanının bulunduğu heyetle mahallinde keşif yapılarak belirlenmeden ve Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınan raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Yapılacak iş, davalı sigortalının hangi süreyle ne iş yaptığının bordro tanıkları dinlenerek endüstri mühendisi ve iş güvenlik uzmanının bulunduğu heyetle mahallinde keşif yapılarak ve daha sonra bu belgelerle birlikte çelişkinin giderilmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu Adli Tıp İkinci Üst Kurulundan davalı sigortalının hastalığının meslek hastalığı olup olmadığına yönelik rapor almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
MESLEK HASTALIĞINDA MALULİYET ORANI NASIL TESPİT EDİLİR?
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Md.25- (Değişik: 17/4/2008-5754/13 md.) Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/4 E. , 2017/4772 K.
“…5510 sayılı Yasanın 25. ve devamı maddesindeki, “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını, c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” düzenlemesi gözetilmemiştir. Bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Mahkemece, bozma ilamı çerçevesinde davacının % 60 çalışma gücünü kaybedip kaybetmediği yönünden Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınıp, başlangıcı belirlenerek, talep yine bozma ilamı kapsamında irdelenmeli, sonucuna göre karar verilmelidir…”
İŞVERENİN GENEL YÜKÜMLÜLÜĞÜ NEDİR?
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Md.4/1İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
- a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
- b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
- c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.
- d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.
(2) İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
(3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez.
(4) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/4924 E. 2019/8030 K.
6331 sayılı Kanunun 4. ve 5. maddeleri ile buna uygun olarak çıkarılan iş sağlığı ve güvenliği yönetmelikleri hükümlerini işverenin sorumluluğunu objektifleştiren kriterler olarak değerlendirmek gerekmektedir. Bu sebeple mevzuatta yer alan tenik iş kurallarına uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir. Ancak işveren sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalıdır. Öte yandan objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onu kusursuz sorumluluk haline dönüştüremez.
MESLEK HASTALIĞINDA TAZMİNAT TALEBİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Türk Borçlar Kanunu Md. 56/1 Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/3323 E. , 2020/94 K.
“…O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden temyiz kabiliyeti olmayıp, davalı vekiline ait temyiz itirazlarının 6100 sayılı HMK.’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİNLİKTEN REDDİNE karar verilmiştir.
2-Maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçelere, maddi deliller ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmaması gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,…”
MESLEK HASTALIĞINDAN ÖLEN KİŞİNİN MİRASÇILARI TAZMİNAT TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ?
Türk Borçlar Kanunu Md. 56/2 Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Md. 3/16 konuyu, “İş kazası veya meslek hastalığı halinde sigortalıya veya sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine, yapılan sürekli ödemeyi,” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Ve yine aynı kanun maddesinin 16/(c ) bendinde de “İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine, gelir bağlanması.” Şeklinde meslek hastalığından ölen kişinin mirasçılarının hak sahibi olabileceği açıkça belirtilmiştir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/5469 E. , 2020/278 K.
“…Bunun yanında, gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene veya ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene veya ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır…”
MESLEK HASTALIĞINA YAKALANAN KİŞİYE SAĞLANAN HAKLAR NELERDİR?
Konu ile ilgili sigortalıya sağlanan haklar, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 16. Kanun maddesinde belirtilmiştir.
- a) Sigortalıya, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.
- b) Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması.
- c) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine, gelir bağlanması.
- d) Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi.
- e) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi.
MESLEK HASTALIĞI TAZMİNAT DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/5063 E. 2020/902 K.
“…İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda, İş Mahkemeleri’nin görevli olduğuna dair özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda çıraklar/stajyerler hakkında iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davaları yönünden hangi mahkemelerin görevli olacağı konusunda 6331 sayılı Kanun’un yürürlüğü ile birlikte mevzuatta boşluk doğmuştur.
5510 sayılı Kanuna göre çıraklar ve stajyerler, yaşı ve tabi olduğu yasa ne olursa olsun, kısa vadeli sigorta koluna tabi olacaktır. 6331 sayılı Kanunda hüküm bulunmamakta ise de çırak ve stajyerlerin kısa vadeli sigorta koluna tabi olduğu gözetildiğinde, bu neviden davaların İş Mahkemelerinde görülmesi gerekmektedir. Zira, iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davalarında Kurumca bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücua tabi kısmının kusura isabet eden pay oranında tazminattan düşülmesi gerekmekte olup, bunu yapacak uzman mahkeme iş mahkemesidir…”
MESLEK HASTALIĞI TAZMİNAT DAVASI ZAMAN AŞIMI SÜRESİ NEDİR?
TBK. Md. 146- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2009/8726 E. 2010/11936 K.
“…Yapılacak iş; davacının gözünün görme kabiliyetini tamamen yitirdiği,gözünün alınarak yerine protezin takıldığı tarihleri ve malüliyet durumunun ne zaman kesinleştiğini tesbit ederek, zamanaşımını tesbit edilecek bu tarihi dikkate alarak değerlendirmek,tesbit edilecek bu tarihe göre 10 yıllık zamanaşımının dolmuş olması halinde şimdiki gibi karar vermek, zamanaşımının dolmadığının tesbiti halinde ise davacıya Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,..”
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/2721 E. 2016/3194 K.
Uyuşmazlık bu tür davalarda gerek yürürlükten kalkan 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146. maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği, giderek birleşen ek davanın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir.